Türkiye’de her yıl yaklaşık 400 bin iş kazası yaşanırken, bu kazaların önemli bir bölümü ölüm ve sürekli sakatlıkla sonuçlanıyor. Howden Genel Müdür Yardımcısı Fatoş Atay, işverenlerin karşı karşıya olduğu milyonlarca liralık tazminat riskine dikkat çekerek, işveren sorumluluk sigortasının şirketlerin ayakta kalabilmesi için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Howden'ın Orta Avrasya bölgesinde hasar, risk yönetimi ve danışmanlık faaliyetlerinden sorumlu olan Fatoş Atay, Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen ile sigorta uzmanı Zeynep Türker'ın sunduğu Sigortacı kafası programına konuk oldu. Atay, Türkiye’de iş kazalarının ulaştığı boyutu ve işveren sorumluluk sigortasının şirketler açısından neden vazgeçilmez hale geldiğini tüm yönleriyle anlattı.
“Atlanabilen, paket poliçelerin içinde eriyip giden bir teminat gibi görülüyor ama aslında işveren sorumluluk sigortası, doğrudan şirketin varlığını koruyan bir güvence” diyen Atay, özellikle KOBİ’lerin bu riski çoğu zaman yeterince doğru analiz etmediğine dikkat çekti.
“Türkiye iş kazalarında Avrupa’da lider”
Türkiye’de iş kazalarının ulaştığı boyutun ürkütücü olduğunu vurgulayan Fatoş Atay, çarpıcı verileri şu sözlerle paylaştı:
“Türkiye, maalesef iş kazalarında Avrupa’da açık ara lider. Yıllık iş kazası sayısı yaklaşık 400 bin civarında. Bunun yaklaşık yüzde 2’si ölümle, yüzde 10’u ise sürekli sakatlıkla sonuçlanıyor.”
Bu rakamların sadece istatistikten ibaret olmadığını, her birinin arkasında yıkılan aileler, dağılmış hayatlar ve şirketler açısından yıkıcı finansal sonuçlar bulunduğunu ifade eden Atay, “Bu tabloda işveren sorumluluk sigortasını hâlâ lüks gibi görmek, gerçeği görmezden gelmek olur” dedi.
“Bu sigorta işçiyi değil, doğrudan işvereni korur”
İşveren sorumluluk sigortasının en çok yanlış anlaşılan ürünlerden biri olduğunu söyleyen Atay, poliçenin temel işlevini şu sözlerle anlattı:
“Bu sigorta, hizmet akdiyle bağlı ve SGK’ya tabi çalışanların bir iş kazası sonucu işverene yöneltebileceği tazminat taleplerini kapsar. Yani doğrudan işvereni koruyan bir sigorta türüdür.”
SGK’nın yaptığı ödemelerin her zaman zararın tamamını karşılamadığına dikkat çeken Atay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“SGK, bir destek sağlar ama bu çoğu zaman yeterli olmaz. Hak sahipleri, SGK’nın ödediğinin üzerindeki kısmı işverenden talep edebilir. Ayrıca SGK, yaptığı ödemeler için kusur oranında işverene rücu edebilir. İşte işveren sorumluluk sigortası tam da bu noktada devreye girer.”
“Cezalar sigortalanmaz, tazminatlar sigortalanır”
Sıklıkla sorulan “cezalar da ödenir mi?” sorusuna da net bir yanıt veren Atay, hukuki sorumluluk ile cezai sorumluluğun mutlaka ayrılması gerektiğini vurguladı:
“Sigortalar hukuki sorumlulukları teminat altına alır. Cezalar ise sigortalanamaz. Çünkü ceza bir suç karşılığıdır. Eğer cezalar da sigortalanabilir olsaydı, caydırıcılık ortadan kalkardı. Sigortanın temel prensibi ani ve beklenmeyen riskleri teminat altına almaktır.”
İş kazası sadece şantiyede yaşanan olay değildir
İş kazası kavramının sanılandan çok daha geniş olduğunu belirten Fatoş Atay, şu örnekleri verdi:
“İnşaatta yüksekten düşme, makineye uzuv kaptırma, asansör boşluğuna düşme, elektrik çarpması en sık gördüğümüz vakalar. Ama işverenin görevlendirmesiyle bir yere giderken yaşanan kazalar da iş kazası sayılabilir.”
Servis kazalarının ve görevle şehir ya da ülke dışına gönderilen çalışanların maruz kaldığı olayların da ek teminatlarla poliçe kapsamına alınabildiğini aktaran Atay, yurt dışı görevler için ayrıca teminat alınmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Meslek hastalıkları yıllar sonra ortaya çıkabiliyor
Meslek hastalıklarının da işveren sorumluluk sigortasında ayrı bir risk alanı oluşturduğunu anlatan Atay, bu konuda şu uyarıyı yaptı:
“Bugün hiçbir sorun yok gibi görünen bir çalışan, üç-beş yıl sonra mesleği nedeniyle ciddi bir sağlık kaybı yaşayabilir. Solunum hastalıkları, işitme kayıpları, görme problemleri… Bunların tamamı meslek hastalığı kapsamına girer ve ek teminatla poliçeye dahil edilebilir.”
Atay, “Bugün önemsiz görünen bir yaralanma, yıllar sonra ciddi bir sakatlığa dönüşüp işverene milyonlarca liralık tazminat olarak geri dönebiliyor” diyerek zamanaşımı riskine de dikkat çekti.
“10 yıl sonra bile işverene dava açılabilir”
İşverenler için en büyük sürprizlerden birinin zamanaşımı süresi olduğunu belirten Fatoş Atay, şu bilgiyi paylaştı:
“Bazen çalışan iş kazası geçirdikten sonra işine devam ediyor, yıllar sonra emekli oluyor ama 10 yıl içinde dönüp işverene tazminat davası açabiliyor. Özellikle meslek hastalıklarında bu çok sık yaşanıyor.”
Bu nedenle eski dosyaların bile şirketler açısından her zaman potansiyel bir bilançoya yazılmamış risk taşıdığını vurguladı.
“Bir iş kazası KOBİ’leri iflasa sürükleyebilir”
En çarpıcı uyarılardan biri ise küçük ve orta ölçekli işletmeler için geldi. Atay şu ifadeleri kullandı:
“15–20 çalışanı olan bir işletme için tek bir ölümcül iş kazası, şirketin iflası anlamına gelebilir. SGK ödemesi, rücu davaları, fazlaya ilişkin tazminatlar, dava masrafları ve faizlerle birlikte ortaya çıkan tablo çok ağır.”
Bu noktada işveren sorumluluk sigortasının bir “maliyet kalemi” değil, şirketin finansal sürdürülebilirliğini güvence altına alan bir kalkan olduğunun altını çizdi.
“Paket poliçelerdeki düşük limitler büyük bir yanılgı”
Birçok işletmenin bu teminatı paket poliçeler içindeki düşük limitlerle aldığını söyleyen Atay, bunun büyük bir hata olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Çalışan sayısı, iş kolu, lokasyon, iş kazası geçmişi, çalışanların gelir düzeyi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler gibi onlarca faktör var. Limitler bu gerçeklere göre belirlenmeli. ‘Bizim çalışan vasıfsız, tazminat düşük olur’ düşüncesi tamamen yanlış.”
Bazı durumlarda bir ustabaşının, genç bir mühendisletin tazminatından daha yüksek bir destekten yoksun kalma tazminatı doğurabildiğini belirtti.
“İhbar yapılmazsa sigorta da çalışmaz”
İş kazalarının zamanında sigortaya bildirilmemesinin en büyük sorunlardan biri olduğunun altını çizen Atay, şunları söyledi:
“Kaza olur olmaz mutlaka ihbar yapılmalı. Dava açıldıktan, karar çıktıktan sonra ‘Bizim poliçemiz vardı’ demek çoğu zaman çok geç kalınmış bir hamle oluyor.”
Erken ihbar sayesinde hem dosyanın hem de varsa reasürans süreçlerinin sağlıklı yönetilebildiğini ifade etti.
Kadın sigortacılara güçlü mesaj: “Vazgeçmeyin, üretmeye devam edin”
Sektörde 32 yılı geride bırakan Fatoş Atay, özellikle genç kadın sigortacılara şu mesajı verdi:
“Doğru bildiğiniz yoldan vazgeçmeyin. Merak edin, soru sorun, yaptığınız işin nedenini bilin. Networking çok önemli. Sektör küçük, herkes er ya da geç yeniden karşılaşıyor.”