IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından sigorta sektörünün hazırlık düzeyine ve toplumsal sorumluluğuna dikkat çekti. Çiftçi, büyük bir depremin 100 milyar doları aşan ekonomik kayıplar doğurabileceğini vurguladı.
23 Nisan’da İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından gözler sigorta sektörüne çevrildi. IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, sigorta sektörünün bu tür sarsıntıları sadece uyarı olarak değil, aynı zamanda bir sorumluluk çağrısı olarak değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Şirketten yapılan açıklamada, İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde sigorta sektörünün kapsamlı risk analizleri, modelleme çalışmaları ve sermaye planlamaları ile hazırlıklarını sürdürdüğü ifade edildi.
"En Güçlü Savunma Hattı: Sigortalılık ve Bilinçlendirme"
Çiftçi, sigortalılık oranlarının artırılması ve kamuoyunun bilinçlendirilmesinin, olası afetlere karşı en güçlü savunma hattı olduğunu belirtti:
“Teknik hazırlıkların yanı sıra sigortalılık oranlarının yükseltilmesi, afet sonrası sürecin yönetimi için elzemdir. Sadece yapısal hazırlık değil, sosyal bilinç de şart.”
İleri Modelleme, Güçlü Reasürans Desteği
Sigorta şirketlerinin yapı stoku, zemin yapısı ve fay hatları gibi verileri kullanarak gelişmiş modelleme sistemlerinden faydalandığını belirten Çiftçi, uluslararası reasürans anlaşmaları sayesinde büyük çaplı hasarların mali etkilerinin sınırlandırıldığını aktardı.
100 Milyar Doları Aşan Ekonomik Kayıp Riski
DASK verilerine göre Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortalılık oranı %56 seviyesinde. Marmara’da bu oran %64 olsa da İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde hâlâ istenilen düzeyin altında. Murat Çiftçi, büyük bir İstanbul depreminde ekonomik kayıpların 100 milyar doları aşabileceğini söyledi:
“Bu kayıpların yalnızca bir bölümü sigorta teminatı altında. Ancak sektör olarak güçlü bir sermaye yapısına ve uluslararası destekli finansal altyapıya sahibiz.”
Yeni Nesil Sigorta Modelleri Yolda
Çiftçi, mikro sigorta çözümleri, yapı güvenlik endeksine dayalı primlendirme, mobil ekspertiz, dijital hasar bildirim altyapısı gibi yenilikçi uygulamalarla sektörün sadece bugünü değil, geleceği de inşa ettiğini vurguladı.
Afet sonrası kamu-özel iş birliğinin önemine de değinen Çiftçi, DASK ve diğer kurumlarla yapılan ortak çalışmaların operasyonel koordinasyon ve toplumsal dayanıklılık açısından kritik rol oynadığını belirtti.
