Orta Doğu’da artan jeopolitik tansiyon, küresel sigorta ve reasürans piyasalarında yeni bir kırılma noktası oluşturuyor. IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, artan jeopolitik risklerin deniz ticaretinden enerji sigortalarına, nakliyattan seyahat sigortalarına kadar sektöre etkilerini değerlendirdi.
13 Haziran’da İsrail’in İran’a yönelik başlattığı geniş çaplı saldırılarla yükselen gerilim, karşılıklı ateşkes adımlarına rağmen bölgedeki belirsizliği koruyor. Jeopolitik tansiyonun yükseldiği her dönemde olduğu gibi, savaş, terör ve siyasi risk sigortalarında bu gelişmeler belirleyici rol oynuyor.
IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, yaşanan gelişmelerin sigorta ve reasürans sektörüne etkilerini değerlendirerek, “Çatışma deniz ticareti ve enerjide risk unsurlarını artırdı. Basra Körfezi ve Doğu Akdeniz gibi stratejik bölgelerde deniz ticareti sekteye uğrayabilir. Artan tehdit algısı nakliyat sigortalarında prim artışlarını ve ek kloz taleplerini beraberinde getiriyor. Enerji sektöründe ise üretim, rafinaj ve boru hatları güvenliği öne çıkıyor; iş durması ve gelir kaybı gibi dolaylı etkilerle risk tablosu genişliyor,” dedi.
Seyahat sigortalarında artış ve prim yükselişi
Çiftçi, yaşanan gelişmelerin seyahat sigortalarında rekor düzeyde prim artışlarını tetikleyebileceğini belirterek, “Türkiye’nin bazı ülkeler için getirdiği seyahat kısıtlamaları, sektörde endişeyi artırdı. Özellikle iptal ve sağlık teminatı içeren kapsamlı poliçelere yönelim artıyor. Şu anda primlerde %30’a varan artış gözleniyor, belirsizliğin sürmesi halinde bu oran %50’ye kadar yükselebilir,” bilgisini verdi.
Sektöre göre prim artışları %70’e ulaşabilir
“Jeopolitik parçalanma risk modellemesini zorluyor,” diyen Çiftçi, sigorta poliçelerinde küresel belirsizliklerin etkili olduğunu vurguladı:
“Global reasürans programlarında daha dikkatli konumlanmalar yapılırken lokal çözümlere ihtiyaç artıyor. Enerji tesisleri, ulaşım ağları ve sigortalı altyapılar tehdit altında. Bu durum hem sigortalıların hem de reasürörlerin risk iştahını düşürüyor. Teminat yapıları daralırken maliyetler artıyor.”
Çiftçi, savaş, terör ve politik şiddetin öncelikli risk başlığı olduğunu, enerji arz güvenliği, siber saldırılar ve tedarik zinciri kesintilerinin ise ikinci sırada geldiğini ifade ederek, “Bu dönemde sektöre göre primlerde %30 ila %70 arasında artışlar yaşanabiliyor. Sert piyasa koşulları devreye girerken primler yükseliyor, teminatlar daralıyor ve muafiyet oranları artıyor,” dedi.
Yeni dönemin anahtarı: dayanıklılık ve uyum kabiliyeti
Artan jeopolitik risklerin sigorta ve reasürans sektöründe yeni yaklaşımları zorunlu kıldığını belirten Murat Çiftçi, şirketlerin senaryo bazlı analizlerini artırdığını, risk mühendisliği yatırımlarına ağırlık verdiğini söyledi. Parametrik poliçeler, yapay zekâ destekli değerlendirme sistemleri ve alternatif reasürans çözümlerinin ön plana çıktığını ifade ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sigorta talebi riskli bölgelerde artarken kapasite daralması teminat erişimini güçleştiriyor. Daha stabil bölgelerde uzun vadeli poliçelere yönelim artıyor. Ortak reasürans havuzları, bilgi paylaşım platformları ve çok uluslu poliçeler sektörde daha fazla yer buluyor. Brokerler ve reasürans şirketleri arası veri paylaşımı hızlanıyor, düzenleyiciler de daha koordineli çalışmak zorunda kalıyor.”
Yapay zekâ, blokzinciri, IoT ve veri analitiği gibi teknolojilerin risklerin öngörülmesinde kritik rol üstlendiğini belirten Çiftçi, bu teknolojilerin sigorta sektörüne kişiselleştirilmiş çözümler sunma imkânı tanıdığını ifade etti.
“Yeni dönemin anahtarı dayanıklılık ve uyum kabiliyeti olacak. Sigorta sektörü ESG uyumluluğu, dijitalleşme yatırımları ve insan kaynağını stratejik değer olarak konumlandırmalı. Bilgi, ortak akıl ve esnek modellerle yönetilen risk anlayışı gelecekte fark yaratacak başlıca unsur olacak.”