İsrail’in İran’a yönelik saldırısı sonrası yükselen jeopolitik tansiyon, başta nakliyat ve sorumluluk sigortaları olmak üzere tüm sigorta branşlarını temkinli bir sürece soktu. Taşımacılık rotalarının değişmesi, güvenlik risklerinin artması ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, sigortalıların ve şirketlerin poliçe yapılarını yeniden değerlendirmesine neden oluyor.
Savaş ve Grev Teminatları (Close’lar) Nedir?
TRT Radyo'da İclal Aydıngöz'ün sunduğu Poliçe programına katılan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigorta Eksperleri İcta Komitesi Başkanı Ahmet Nedim Erdem jeopolitik gelişmelerin sigorta sektörü üzerindeki etkilerini, zorunlu afet sigortasıyla birlikte yaşanan dönüşümü, eksperliğin önemini ve eksik sigorta problemini detaylarıyla değerlendirdi.
Jeopolitik riskler sigorta sektörünü yeniden şekillendiriyor
Ahmet Nedim Erdem’e göre, İsrail-İran hattında yaşanan sıcak gelişmeler, başta nakliyat ve sorumluluk sigortaları olmak üzere sektörde temkinli yaklaşımları beraberinde getiriyor. Lojistik süreçlerde yaşanan aksamalar, artan enerji maliyetleri ve güvenlik riskleri; taşıma rotalarının değişmesine, prim oranlarının yükselmesine ve bazı bölgelerde teminat sınırlamalarına yol açıyor. Erdem, bu süreçte güçlü teknik altyapıya ve global bilgi ağına sahip sigorta şirketlerinin daha sağlıklı çözümler sunabildiğine dikkat çekiyor.
“Taşıma süresi uzadıkça hem operasyon maliyeti hem de sigorta riski artıyor. Bu da doğrudan sigorta primlerine yansıyor.”

Savaş ve grev teminatları: Close’ların önemi artıyor
Savaş ve grev rizikoları, klasik nakliyat sigortalarının kapsamında yer almıyor. Bu tür risklerin teminat altına alınabilmesi için poliçelere ayrıca eklenmesi gerekiyor. Özellikle savaş close’larının, yüksek riskli bölgelerde yapılan taşımacılık faaliyetlerinde önemli rol oynadığını vurgulayan Erdem, Müşterek Savaş Komitesi’nin belirlediği sınırlı bölgelerde teminat verilmemesi durumunda, sigortalının 7 gün önceden bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti.
“Savaş close’ları eklenmedikçe bu tür risklerde poliçe koruma sağlamaz. Bu bilinç, sektör genelinde hâlâ eksik.”
Savaş ortamı navlun sigortalarını doğrudan etkiliyor
Orta Doğu’daki çatışma ortamı, sigorta primlerinde artışa yol açarken aynı zamanda navlun bedellerinin de yükselmesine neden oluyor. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi, enerji fiyatlarını küresel ölçekte artırırken, bu durum taşımacılık sektöründeki işletmeleri hem sigorta maliyetleri hem de operasyonel giderler açısından zorluyor. Erdem, sigorta şirketlerinin bu belirsizlik ortamına iki şekilde tepki verdiğini söylüyor: prim artışı veya teminat vermeme kararı.
Risk sigortalarında farkındalık hâlâ düşük seviyede
Jeopolitik risklere karşı işletmelerin daha hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Erdem, savaş, politik şiddet, sabotaj ve terör teminatları sunan özel risk sigortalarının yalnızca fiziksel değil, finansal güvenliği de kapsadığını belirtti. Türkiye’de özellikle büyük ölçekli şirketlerde bu sigortalara ilgi olduğunu ancak KOBİ ve ihracatçılar nezdinde farkındalığın sınırlı kaldığını ifade etti.
“Bu tür sigortalar sadece fiziksel değil, finansal güvenlik sağlar. Kriz anında ayakta kalabilmek için işletmelerin bu ürünlere yönelmesi şart.”
“Jeopolitik riskler sadece siyasal kriz değil, aynı zamanda bir finansal güvenlik krizidir. Sigorta bu krizin panzehiri olabilir, ama doğru kullanılırsa.”
Türk sigorta sektörü dirençli ancak sürdürülebilirlik için reform şart
Türk sigorta sektörünün özellikle SEDDK'nın etkin gözetimiyle ve yurtdışı reasürans destekleriyle direnç kazandığını ifade eden Erdem, bu direncin sürdürülebilir hâle gelmesi için bazı yapısal adımların atılması gerektiğini söyledi. Reasürans kapasitesinin güçlendirilmesi, siber ve jeopolitik risklere özel ürünlerin geliştirilmesi ve eksperlerin sürece aktif katılımı, öncelikli adımlar arasında yer alıyor.
6 Şubat depreminin ardından sigorta farkındalığında kırılma yaşandı
Erdem, 6 Şubat depremlerinin ardından toplum genelinde sigorta bilincinde ciddi bir kırılma yaşandığını ve eksik sigorta probleminin somut biçimde hissedildiğini belirtti. Eksik sigortanın hem bireylerde hem de işletmelerde büyük mağduriyetler yarattığını belirten Erdem, İcra Komitesi olarak Türkiye genelindeki oda ve borsalara bilgilendirici yazılar gönderdiklerini ve katı kıymet sigortalarının önemine dikkat çektiklerini söyledi.
Zorunlu Afet Sigortası (ZAS): Geniş kapsamlı teminatlar yolda
Yeni dönemde hayata geçmesi beklenen Zorunlu Afet Sigortası (ZAS), DASK’tan farklı olarak sadece deprem değil, sel, fırtına, orman yangını gibi pek çok afeti de kapsam altına alacak. Ayrıca acil ihtiyaç teminatı gibi hızlı müdahale araçlarını da içerecek bu sigortanın, hem vatandaşlara hem sigorta sektörüne önemli katkılar sağlaması öngörülüyor.
“ZAS, afet sonrası mağduriyetin azaltılması için önemli bir adım. Ancak hayata geçmesi için yasal düzenlemenin tamamlanması gerekiyor.”
Sigortalılar Ne Yapmalı?
✅ Poliçelerinizde savaş ve grev teminatlarını sorgulayın
✅ Nakliyat güzergâhlarında değişiklik varsa ek bildirim yapın
✅ Risk analiz raporu için eksper desteği alın
✅ KOBİ iseniz politik risk sigortası alternatiflerine yönelin
✅ Teminat dışı kalan riskler için ek primleri değerlendirin
Savaşlar Sigortayı Değiştiriyor, Hazır Olmayan Riskle Karşılaşır
Jeopolitik krizler artık kısa vadeli dalgalanmalar değil, kalıcı bir ekonomik ve ticari zemin oluşturuyor. Sigorta sektörünün bu yeni risk evrenine uyum sağlaması, yalnızca şirketlerin değil, ekonominin genel dayanıklılığı için kritik önemde.