İklim değişikliğinin etkileri dünya genelinde giderek daha görünür hale gelirken, sigorta sektörü de risk yönetiminde köklü bir dönüşümden geçiyor. BM 2025 Afet Riskini Azaltma Küresel Değerlendirme Raporu'na göre, doğrudan olmayan etkiler de dahil edildiğinde afet risklerinin küresel maliyeti 2,3 trilyon dolar seviyesinde tahmin ediliyor. Bu tablo, sigorta şirketlerinin risk algısını, fiyatlama modellerini ve portföy yönetimini yeniden tanımlamaya zorluyor.
IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, hem küresel gelişmeler hem de Türkiye’de artan afet frekansı nedeniyle sektörün risk yaklaşımında kapsamlı bir dönüşüm yaşadığına dikkat çekti.
“Artık yalnızca peak olaylar değil, sık tekrarlayan orta şiddette afetler bilançoları zorluyor”
Sigortalanmış kayıpların son yıllarda sert bir biçimde yükseldiğini belirten Çiftçi, sektörün risk algısının da değiştiğini söyledi:
“İklim değişikliği, sigorta sektörünü olasılık merkezli bir bakıştan sürekli ve artan frekansta şiddet beklentisi içeren bir risk anlayışına taşıdı. Artık sadece çok büyük afetler değil; şehirlerdeki sel, ani fırtınalar, orman yangınları gibi sık tekrarlayan orta şiddetli olaylar da bilançoları ciddi şekilde zorluyor.”
Çiftçi, fiyatlama ve sermaye yönetiminin artık çok daha dinamik hale geldiğini, buna bağlı olarak ürün kapsamı, risk paylaşımı ve reasürans yapılarının yeniden tasarlandığını belirtti:
“Parametrik çözümler, kamu-özel ortaklıkları, ILS ve cat-bond gibi alternatif reasürans kaynakları daha fazla önem kazanıyor.”
Coğrafi limitler daralıyor, primler yükseliyor
Doğal afet frekansı ve şiddetindeki artışın teminatlara doğrudan etki ettiğini vurgulayan Çiftçi şunları söyledi:
“Bazı bölgelerde limitler daraltılıyor, primler yükseliyor. Yangın, sel gibi afetlerde ek muafiyet, alt limit veya özel şartlar uygulanıyor.”
Ayrıca iş kesintisi, tedarik zinciri kesintisi ve parametrik tetikleyicili ürünlerin daha yaygın hale geldiğini belirten Çiftçi, Türkiye’de DASK’ın deprem açısından önemli bir tampon işlevi gördüğünü ancak sel ve yangın gibi olayların özel piyasa dinamiklerini daha hızlı dönüştürdüğünü ifade etti.
“Geçmiş hasar frekansı artık tek başına prim hesaplamasında yeterli değil”
Prim hesaplamasının artık ileriye dönük iklim projeksiyonlarını içeren çok daha kapsamlı bir modele dönüştüğünü ifade eden Murat Çiftçi, risk temelli fiyatlamanın yeni çerçevesini şöyle özetledi:
“İklim projeksiyonları, tehlikenin zamana bağlı değişimi, maruz kalma artışı ve reasürör maliyetleri fiyatlamaya entegre ediliyor. Bölgesel farklılaşma, yıl içinde revize edilen tarifeler ve risk azaltıcı önlemlere bağlı prim indirimleri öne çıkıyor.”
Bazı coğrafyaların “uninsurable” veya çok yüksek fiyatlı hale geldiğini belirten Çiftçi, kamu otoritesinin erişilebilirlik için çeşitli müdahale mekanizmaları geliştirdiğini hatırlattı:
“Devlet destekli havuzlar, zorunlu programlar ve yeniden sigorta mekanizmaları devreye giriyor. Bu nedenle şirketlerin bölgesel risk stratejileri ve alternatif risk transfer çözümlerine erişimi kritik.”
Şirketler için risk portföyü yönetimi: Yeni yol haritası
Çiftçi, şirketlerin afet risklerine karşı portföylerini iyi yönetebilmesi için aşağıdaki adımları önerdi:
Exposure / maruz kalma haritasının güncellenmesi
Tedarik zinciri kırılganlıklarının analizi
İş sürekliliği ve finansal dayanıklılık senaryoları
Stres-testlerinin düzenli olarak yenilenmesi
Sigorta programlarının risk profiliyle uyumlu hale getirilmesi (limit, muafiyet, teminat tipi)
Risk azaltıcı yatırımlara yönelme ve bunların belgelendirilmesi
Erken uyarı sistemleri ve altyapı güçlendirme yatırımlarının poliçe avantajı için kullanılması
IBS’nin risk danışmanlığı, underwriting raporları, cat-modelling ve parametrik ürünlerle şirketlere rehberlik ettiğini vurgulayan Çiftçi:
“Risk azaltma yatırımı belgelediğinde şirketler; prim avantajı, yüksek limit ve daha az muafiyet elde edebiliyor. Parametrik ürünlerde sensör ve erken uyarı verileri hızlı ödeme avantajı sağlıyor.”
dedi.
İklim modellemeleri, sigorta sektörünün geleceğini belirleyecek
İklim modellemeleri, yapay zekâ destekli analizler ve uydu/sensör verilerinin sektörün geleceğinde dönüştürücü rol oynayacağını belirten Çiftçi:
“Climate scenario modelling ile çok daha isabetli peril projeksiyonları mümkün hale geliyor. Bu teknolojiler, yeniden fiyatlama mekanizmalarını ve ILS piyasasının büyümesini destekliyor; parametric çözümler ve hızlı ödeme süreçleri yaygınlaşacak.”
diyerek sözlerini tamamladı.