Allianz Küresel Sigorta Raporu 2025’e göre Türkiye sigorta sektörü, küresel pazarın %8,6’lık büyümesini açık ara geride bırakarak 2024 yılında %72’lik prim artışı kaydetti. Sektörün bu güçlü performansı, özellikle sağlık ve hayat branşlarındaki yüksek büyüme oranlarıyla dikkat çekti.
Dünya Sigorta Pazarı 7 Trilyon Euro’yu Aştı
Allianz Research’ün yayımladığı rapora göre, küresel sigorta pazarı 2024’te %8,6 büyüyerek toplamda 7 trilyon euro’ya ulaştı. 557 milyar euroluk prim artışıyla hayat sigortası 2,9 trilyon euro ile lider branş olurken, onu elementer sigortalar (2,4 trilyon euro) ve sağlık sigortaları (1,6 trilyon euro) izledi.
Sağlık Sigortaları Türkiye’de Hayat Sigortasını Geride Bıraktı
Türkiye özelinde açıklanan veriler, sektörün dikkat çeken büyümesini ortaya koydu. 2024 yılında toplam prim üretimi %72 artarak 22,8 milyar euro’ya ulaştı. Hayat dışı branşlarda %68, hayat sigortasında %76, sağlık sigortasında ise %90 oranında büyüme kaydedildi.
Türkiye’de sağlık sigortası prim geliri (3,6 milyar euro), hayat sigortası prim gelirini (2,7 milyar euro) geçti. Ancak hayat sigortası penetrasyonunun %0,3 seviyesinde kalması, bu alanda hâlâ önemli bir büyüme potansiyeline işaret ediyor.
Ayrıca Türkiye’deki toplam sigorta penetrasyonu %2,8 ile %2,2 olan bölge ortalamasının üzerinde yer aldı.
Gelecek 10 Yılda Türkiye'de Sektör %13,7 Büyüyecek
Allianz, önümüzdeki 10 yılda küresel sigorta sektöründe yıllık ortalama %5,3’lük bir büyüme öngörüyor. Türkiye için ise bu oran %13,7 olarak tahmin ediliyor. Segment bazlı öngörüler:
Elementer sigortalar: Türkiye’de %12,9 büyüme,
Hayat sigortası: Türkiye’de yıllık %12’nin üzerinde büyüme,
Sağlık sigortası: Türkiye’de %17,8 büyüme beklentisiyle en dinamik branş olarak öne çıkıyor.
Allianz Baş Ekonomisti Subran: “Sigorta tek başına bu yükü taşıyamaz”
Allianz Baş Ekonomisti Ludovic Subran, raporda yalnızca büyüme rakamlarına değil, sektörün üstlenmek zorunda kaldığı yapısal yükümlülüklere de dikkat çekti. Subran açıklamasında şunları söyledi:
“Sigorta sektörü büyüyor, ancak bu büyüme büyük ölçüde sistemin dışından gelen baskılarla şekilleniyor. İklim krizine yönelik geç kalınmış uyum yatırımları, doğal afetlerin etkilerini artırıyor. Emeklilik sistemlerindeki gecikmiş reformlar, bireyleri daha fazla tasarruf yapmaya zorluyor. Bu koşullarda özel sigorta sektörü, toplumun yalnızca 'onarıcısı' değil, aynı zamanda sosyal politika yüklenicisi haline geliyor.”
“Sigorta sektörü krizlerin ardından devreye giren bir düzeltici olmaktan çıkmalı. Risklerin öngörüldüğü, önleyici bir sistemin parçası olarak yeniden yapılandırılmalı. Devlet, özel sektör ve tüketiciler arasında daha adil bir iş bölümü yapılmadığı sürece, sektörün sürdürülebilirliği riske girer. Bu nedenle sigorta sistemlerinde ‘karşılıklı dönüşüm’ kavramını temel alan yeni bir iş birliği dönemine ihtiyaç var.”