Marsh, 2025 yılının ilk altı ayına ilişkin Havacılık Sigortası Pazar Görünümü Raporunu yayımladı. Küresel piyasaları mercek altına alan rapor, jeopolitik belirsizlikler, büyük ölçekli kazalar, artan tazminat maliyetleri ve kapasite fazlası gibi faktörlerin sektöre yön verdiğini ortaya koydu.
2025’in ilk çeyreğinde ticaret tarifeleri ve siyasi gerginlikler piyasaları daraltırken, ikinci çeyrekte tarifelere verilen geçici ara, tüketici güveninde toparlanma sağladı. Ancak Marsh’a göre bu olumlu hava geçici olabilir, çünkü süreğen jeopolitik riskler ve ticari anlaşmazlıklar sektörün geleceği üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor.
Büyük Kazalar Sektörün Gündeminde

Rapor, yılın ilk yarısında yaşanan kazalara da geniş yer veriyor. Ocak–Haziran 2025 döneminde meydana gelen 10’dan fazla büyük kazada 300’den fazla yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti. Bunlar arasında:
Air India (Haziran 2025): Ahmedabad’dan kalkış sonrası düşen Boeing 787, tam zayiatla sonuçlandı.
American Airlines (Mart 2025): Motor yangını nedeniyle yaşanan kazada 737-800 uçağı tamamen kaybedildi.
Delta/Endeavor Air (Şubat 2025): Kanada’da iniş sonrası CRJ-900 uçağı yok oldu.
Air Busan (Ocak 2025): Güney Kore’de A321-200 kalkış öncesi alev aldı.
Aeromexico (Nisan 2025): 737 Max 9 iniş sırasında motor hasarı yaşadı.
Bu kazalar yalnızca insan kayıplarıyla değil, aynı zamanda sigorta sektörü açısından milyarlarca doları bulan tazminat yükleriyle de sonuçlandı. Marsh raporuna göre, attritional losses (küçük ama sürekli hasarlar) da artış eğilimini sürdürdü. Yedek parça tedarikinde yaşanan aksamalar ve artan onarım maliyetleri, bu kayıpların finansal etkisini daha da büyüttü.
Primlerde Dalgalı Bir Seyir
Marsh’ın verilerine göre 2025’in ilk yarısında havacılık sigorta primlerinde farklı segmentler arasında önemli ayrışmalar yaşandı:
Havayolları: Ortalama %5 artış kaydedildi. Ancak küçük ölçekli taşıyıcılar için artış %20’ye kadar çıktı. Büyük filolar ise kapasite fazlasının etkisiyle daha düşük oranlarla karşılaştı.
Üreticiler ve MRO (bakım-onarım kuruluşları): Prim değişimleri görece sınırlı kaldı, %–2 ile %+4 arasında dalgalandı.
Havalimanları ve yer hizmetleri sağlayıcıları: Neredeyse sabit bir tablo sergiledi.
Genel havacılık (business jet, küçük filo, helikopter): Rekabet nedeniyle dalgalı bir seyir izledi; bazı segmentlerde düşüş, bazılarında artış gözlendi.
Marsh, rekabetçi fiyat ortamının sigorta alıcıları için avantaj yarattığını ancak sigortacıların kârlılıklarını korumakta zorlandığını vurguluyor.
Kapasite Fazlası Rekabeti Kızıştırıyor
Rapora göre küresel havacılık sigortası piyasasında kapasite fazlası güçlü şekilde varlığını sürdürüyor. Bir reasürörün doğrudan pazardan çekilmesine rağmen, Londra ve Lloyd’s piyasalarındaki kapasite sigorta alıcıları için güvence oluşturuyor.
Bu durum, özellikle büyük havayolları ve üreticiler açısından rekabetçi fiyat avantajı sağlarken, sigortacılar için kârlılık baskısını artırıyor. Marsh’ın analizine göre, bu kapasite fazlası sayesinde daha düşük limitli risklerde maliyetler düşebiliyor ve müşteriler lehine tasarruf sağlanabiliyor.
Reasürans Pazarında Seçicilik ve Denge Arayışı
Reasürans piyasası ise daha karmaşık bir görünüm sunuyor.
Oransal anlaşmalar (Quota Share): Kapasite büyük ölçüde sabit kaldı. Ancak güçlü performans gösteren portföylerde ek kapasite sağlanabiliyor.
Excess of Loss (XoL) anlaşmaları: 2018–2019 yıllarında yaşanan büyük kayıpların gölgesinde hâlâ baskı altında. 2025’in ilk yarısında yaşanan yeni kazalar, bu baskıyı daha da artırdı.
Reasürörler, zararın telafisi için daha seçici davranıyor. Yalnızca iyi sonuçlar üreten portföylerle işbirliğine gidiyorlar. Bu da piyasada kapasite olsa bile, her sigorta şirketinin eşit koşullarda faydalanamadığı bir tablo yaratıyor.
Nükleer Riskler ve Yeni Poliçe Klozları
Raporun dikkat çeken bölümlerinden biri de nükleer risklere ilişkin düzenlemeler. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, nükleer silah kullanım senaryoları sigorta poliçelerinde yeniden ele alındı.
Yeni klozlarla, olası bir nükleer patlama sonrası tüm sigortaların otomatik iptal edilmesi yerine, 48 saat ile 7 gün arasında değişen sürelerle teminat devamlılığı sağlanıyor. Bu süre, hem sigortacılara hem de sigortalılara poliçe koşullarını yeniden değerlendirme imkânı tanıyor.
Marsh’a göre bu düzenleme, sektör için kritik bir adım. Çünkü “doomsday senaryosu” olarak değerlendirilen nükleer risk, artık daha taktiksel ve bölgesel bir tehdit haline gelmiş durumda.
Risk ve Fırsatlar Bir Arada
Marsh’ın H1 2025 raporu, küresel havacılık sigortası piyasasının çelişkili bir tabloya işaret ettiğini gösteriyor.
Sigorta alıcıları için fırsatlar: Kapasite fazlası nedeniyle rekabet güçlü ve fiyatlar hala avantajlı.
Sigortacılar için riskler: Artan büyük ölçekli kazalar, tazminat maliyetleri, jeopolitik belirsizlikler ve yargı kararları (örneğin İngiltere Yüksek Mahkemesi’nin leasing şirketleri lehine kararı) kârlılığı tehdit ediyor.
Orta ve uzun vadeli beklenti: Eğer kazalar ve attritional losses artmaya devam ederse, 2026 itibarıyla primlerde kalıcı artış kaçınılmaz görünüyor.