06.06.2025
weather
14°
39,2257 %-0.17
44,7294 %-0.58
53,1021 %-0.48
4.186,79 -1,18
Ara
Sigorta Kulisi Gündem Sigorta sektörü Türkiye ekonomisinin kaldıraç gücü olabilir mi?

Sigorta sektörü Türkiye ekonomisinin kaldıraç gücü olabilir mi?

Prof. Dr. Sefer Şener, sigorta ve bireysel emeklilik sistemlerinin Türkiye ekonomisine katkısını değerlendirdi. BES ve TES sistemlerinin önemi vurgulandı

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer ŞenerTRT Radyo 1’de yayımlanan “Poliçe” programında İclal Aydıngöz'ün konuğu oldu.

Sigorta sektörünün Türkiye ekonomisi için stratejik bir kaldıraç görevi görebileceğini ifade eden Şener, gelişmiş ülkelerde finansal sistemin temel taşlarından biri olan sigortanın, Türkiye’de hâlâ potansiyelinin gerisinde kaldığına dikkat çekti. Şener, önümüzdeki 10 yılın sigortacılık açısından kritik bir büyüme süreci olacağını belirtti.

Türkiye Finans Sisteminde Sigorta Payı Hâlâ Düşük

Türkiye’de finansal sistemin yaklaşık %92’si bankacılık sektörü üzerinden yürürken, sigorta sektörü yalnızca %5,6’lık bir paya sahip. Prof. Dr. Şener, bu oranın düşük olmasına rağmen son 20 yılda büyük ilerleme kaydedildiğini ve sektörde ciddi bir yaygınlaşma yaşandığını söyledi:

“Bugün Türkiye’nin her mahallesinde bir sigorta acentesiyle karşılaşmak mümkün. Ancak kişi başına düşen sigorta primi sadece 160 dolar. Oysa bu rakam dünya ortalamasında 860 dolar. ABD’de ise kişi başı prim 4.000 dolar seviyesini buluyor.”

Gelişmiş ülkelerde sigorta penetrasyon oranı %50’nin üzerine çıkmışken, Türkiye’de hâlâ çift hanelere ulaşmak için yoğun çaba gerekiyor. Bu fark, Türkiye’nin sigorta temelli ekonomik dayanıklılık oluşturmasında önemli bir gelişim alanı olduğunu gösteriyor.

İklim Krizleri ve Afetler: Sigortaya Talebi Artırıyor

Dünya genelinde artan doğa olayları, Türkiye gibi afet riski yüksek ülkelerde sigorta sistemlerini zorunlu hale getiriyor. Depremler, seller, yangınlar ve ziraî don olayları gibi felaketlerin mali etkilerini hafifletmek için sigortanın kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Şener, şu tespiti yaptı:

“Pandemi, iklim değişikliği, finansal krizler... Hepsi sigorta ihtiyacını artırıyor. Bu nedenle sigorta sadece bir hizmet değil, ekonomik sürdürülebilirliğin temel taşıdır.”

Özellikle tarım sigortaları, afet teminatları ve dijital sigortacılık çözümleri gibi ürünlerin yaygınlaşması, Türkiye’nin risk yönetimi kabiliyetini artıracak stratejik adımlar olarak değerlendiriliyor.

PROGRAMIN TAMAMINI DİNLEMEK İÇİN FOTOĞRAFIN ÜZERİNE TIKLAYIN

Bireysel Emeklilik Sistemi ve Devlet Katkısı Ekonomik Güveni Artırıyor

Türkiye’de 2003’te hayata geçen Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), özellikle %30 devlet katkısı sayesinde uzun vadeli tasarrufları teşvik eden önemli bir finansal araç haline geldi. Fon büyüklüğü 1.4 trilyon TL’yi aşarken, sistemdeki toplam katılımcı sayısı da 17 milyonu geçmiş durumda.

“Son 10 yılda BES getirileri, yıllık enflasyonun üzerinde gerçekleşti. 2024’te enflasyon %44 iken, BES fon getirileri %46-47 seviyesindeydi. Bu tablo, BES'in güvenli bir uzun vadeli yatırım aracı olduğunu kanıtlıyor.”

diyen Şener, özellikle genç bireylerin sisteme 18 yaş altı dâhil edilmesiyle birlikte tasarruf bilincinin erken yaşta yerleşmeye başladığını belirtti.

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi: Türkiye İçin Yeni Dönem

Şener’in değerlendirmelerine göre 2025 sonuna doğru hayata geçmesi beklenen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), Türkiye’de ikinci basamak emeklilik yapısının temelini oluşturacak. TES ile birlikte çalışan katkısı, işveren katkısı ve devlet katkısı birleşerek güçlü bir emeklilik fonu yaratılacak.

Sistemin temel parametreleri şöyle:

%3 işveren katkısı

%3 çalışan katkısı (brüt maaş üzerinden)

%30 devlet katkısı

Bu üçlü yapının Avrupa’daki örnekleriyle benzerlik taşıdığını ifade eden Şener, kıdem tazminatının TES ile doğrudan bağlantılı olmadığını, sistemin tamamen farklı bir yapı üzerine inşa edildiğini de özellikle vurguladı.

Finansal Okuryazarlık: Gelişimin Anahtarı

Türkiye’de sigorta ve bireysel emeklilik sistemlerinin gelişiminin önündeki en önemli engellerden biri olarak finansal okuryazarlık düzeyinin düşüklüğü gösteriliyor. Prof. Dr. Şener, bu bilincin artırılması için kamusal iletişim kampanyaları, erken yaşta finansal eğitim ve yeni nesil dijital platformların devreye alınmasının şart olduğunu belirtti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *