Sanat sigortacılığı, Türkiye’de henüz sınırlı bir uzmanlık alanı olsa da dünya genelinde 2,6 trilyon dolarlık bir ekonomiyi güvence altına alıyor.
Sigortacı Kafası’nda bu hafta, Polaris Sigorta ve Reasürans Brokerliği’nin Sanat Sigortaları Uzmanı (Head of Fine Arts) Nazan Yılmaz, sanat sigortacılığının inceliklerini anlattı.
“Sanat eseri sigortacılığı, diğer branşlardan çok daha fazla bilgi gerektiriyor”
Nazan Yılmaz, sanat sigortacılığının klasik eşya teminatlarından tamamen farklı olduğunu belirterek, bu alanda yalnızca poliçe bilgisi değil, eserin doğasını, değerini ve korunma koşullarını bilmenin de şart olduğunu vurguladı:
“Bir sanat eserini sigortalamak, masa-sandalye sigortalamak değildir. Her tablonun, her antikanın, her heykelin bir hikayesi ve ruhu vardır. O ruhu anlamadan, doğru değerlemeyi ve doğru korumayı yapmak mümkün değil. Bu işte restoratörlerden konservatörlere kadar birçok uzmanla birlikte çalışmak gerekir.”
“Hoca Ali Rıza tablosu restore edildi, değeri arttı”
Yılmaz, sanat sigortacılığında karşılaşılan ilginç vakalardan birini şöyle paylaştı:
“Yıllar önce Hoca Ali Rıza’ya ait bir tablo hasar aldı. Değeri 2 milyon TL idi, 1 milyon TL’ye yakın değer kaybı ödendi. Ancak restorasyon sonrası eser, orijinalinden bile daha iyi hale geldi. Bu, sanat dünyasında sık görülen bir durumdur — bazen onarılmış eserler, orijinallerinden daha değerli hale gelebiliyor.”
Müzelerde “çividen çiviye” teminat: Nail to Nail Poliçesi
Sanat eserlerinin sergilendiği müzelerde uygulanan “Nail to Nail” (çividen çiviye) sigorta sistemine de değinen Yılmaz, bu poliçelerin eserin teslim alındığı andan geri iade edilene kadar tüm süreci kapsadığını belirtti:
“Bu poliçeler genellikle Kültür Bakanlığı, belediyeler veya özel müzeler tarafından yaptırılır. Nakliye, teşhir, sergileme süreci ve iade dahil tüm aşamalarda eser teminat altındadır. En küçük ayrıntıya kadar planlama yapılır, hatta taşıma araçlarının yıllık limitleri dahi poliçeye dahil edilir.”
“Sanat eserleri yalnızca yatırım değil, prestij göstergesidir”
Yılmaz, koleksiyonerliğin yalnızca bir yatırım değil aynı zamanda kültürel bir prestij göstergesi haline geldiğini vurguladı:
“Belli bir ekonomik seviyeye gelen kişiler sadece yatırım değil, bir miras bırakmak da istiyor. Sanat, bunu sağlayan en estetik yoldur. Koleksiyon oluşturmak hem bilgi hem vizyon gerektiriyor; bu da kişiye kültürel bir derinlik kazandırıyor.”
Sanat hırsızlığı: Dünyada 5 milyar dolarlık yasa dışı piyasa
Programda sanat eserlerinin güvenliği ve hırsızlık vakalarına da değinildi. Yılmaz, dünyada sanat eserlerinin çalınmasının uyuşturucu ve silah kaçakçılığından sonra üçüncü sırada yer aldığını belirterek, yıllık yasa dışı ticaret hacminin 5 milyar dolar civarında olduğunu ifade etti.
Türkiye’de de benzer olaylar yaşandığını, bazı müze koleksiyonlarından kayıp eserlerin bulunduğunu, ancak uluslararası “Art Loss Register” sisteminin bu konuda etkin bir kontrol mekanizması sunduğunu söyledi.
“Kayıp eser bir müzayedede satışa çıktığı anda sistem polisi uyarıyor. Bu sayede birçok eser geri kazanılabiliyor.”
“Sanat, kültürel mirasın sigortasıdır”
Yılmaz, sanat eserlerinin yalnızca finansal değil kültürel bir güvence olduğunu belirterek şu mesajla konuşmasını tamamladı:
“Sanat, bir ülkenin kültürel mirasının sigortasıdır. Gelecek nesillere aktarılabilmesi için sadece sahiplenmek değil, korumak da gerekir. Sigorta bu anlamda, sanatın görünmeyen ama en güçlü koruyucusudur.”
Gençlere mesaj: “Fark yaratın”
Sektörde 20 yılı geride bırakan Yılmaz, genç sigortacılara da şu tavsiyede bulundu:
“Ne yapıyorsanız inandığınız konuda fark yaratın. Sigortacılıkta da, sanatta da farklı düşünen kazanır. Standart işler herkesin elinden gelir ama farklı bakış açısı sizi öne taşır.”