Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi Louvre, dün sabah saatlerinde yaşanan hırsızlık olayıyla sarsıldı.
Napolyon Bonapart ve İmparatoriçe Joséphine’e ait 9 mücevherin çalındığı olay, sanat dünyasının yanı sıra sigorta sektöründe de yankı uyandırdı.
Çalınan mücevherlerden III. Napolyon'un eşi İmparatoriçe Eugenie'nin tacının hasarlı şekilde müzenin dışında bulunduğunu doğrulayan Savcılık, niteliğine ilişkin detay vermediği bir diğer mücevherin de soygunun yaşandığı bölmede bulunduğunu duyurdu.
Fransız polisi 4 hırsızı yakalamak için operayonlarını sürdürüyor.
Fransa İçişleri Bakanlığı, çalınan parçaların “ölçülemez miras değeri” taşıdığını açıkladı; ancak kamuoyunun en çok merak ettiği soru şuydu:
“Bu eserler sigortalı mıydı?”
SİGORTA YAPILMAYAN KÜLTÜREL MİRAS: “BİR CEPTEN ÇIKIP DİĞERİNE GİRER” ANLAYIŞI
Polaris Sigorta ve Reasürans Brokerliği Sanat Sigortaları Uzmanı (Head of Fine Arts) Nazan Yılmaz, müze koleksiyonlarının birçok ülkede devlet güvencesi altında olmasına rağmen bunun sigortanın yerini tutmadığını Sigorta Kulisi'ne anlattı:
“Bazı ülkeler – Türkiye dâhil – müzelerdeki eserleri devlet malı saydığı için sigorta yaptırmıyor. ‘Bir cepten çıkıp öbür cebe girecek’ anlayışıyla hareket ediliyor. Ancak bu, kültürel miras açısından büyük bir risk.”
Yılmaz, Louvre’daki olayın bu açıdan çarpıcı bir örnek olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Katastrofik bir risk — örneğin deprem, yangın, terör veya hırsızlık — yaşandığında sigortalı olmak hayati önemde. Asıl güvence, sadece hırsızlık değil; tüm bu riskleri kapsayan All Risks poliçesiyle sağlanabilir.”
MÜZELERDE “ÇİVİDEN ÇİVİYE” TEMİNAT: NAIL TO NAIL POLİÇESİ
Nazan Yılmaz, Türkiye’de de müze sigortalarının yalnızca eserlerin başka bir ülkede sergilenmesi veya nakliye süreci söz konusu olduğunda yapıldığını hatırlattı. Sanat eserlerinin sergilendiği müzelerde uygulanan “Nail to Nail” (çividen çiviye) sigorta sistemine de değinen Yılmaz, bu poliçelerin eserin teslim alındığı andan geri iade edilene kadar tüm süreci kapsadığını belirtti:
“Kültür Bakanlığı veya belediyeler tarafından yurt dışı sergileme için sigorta yaptırılıyor. Eserler All Risks teminatı altında taşınıyor ve sergileniyor. Ancak müze sınırları içindeyken bu koruma çoğu zaman geçerli olmuyor.”
Yılmaz’a göre, Louvre’daki soygun, kültürel varlıkların sigortalanması gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi:
“Şu an çalınan eserlerin sigortasız olması, sadece Fransa değil, tüm dünyadaki müzeler için büyük bir uyarı niteliğinde.”

SANAT HIRSIZLIĞI: DÜNYADA 5 MİLYAR DOLARLIK YASA DIŞI PİYASA
Programda sanat eserlerinin güvenliği ve hırsızlık vakalarına da değinildi. Yılmaz, dünyada sanat eserlerinin çalınmasının uyuşturucu ve silah kaçakçılığından sonra üçüncü sırada yer aldığını belirterek, yıllık yasa dışı ticaret hacminin 5 milyar dolar civarında olduğunu ifade etti.
KÜRESEL “ART LOSS REGİSTER” SİSTEMİ
Yılmaz Mona Lisa tablosunun çalınmasıyla ilgili ise şu bilgileri verdi:
“Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosu, 1911’de bir müze çalışanı tarafından çalındı. Hırsız tabloyu iki yıl boyunca masasının altında sakladı ve İtalya’ya götürmeye çalışırken yakalandı. Bu olay, eserin değerini ve ününü daha da artırdı.
Türkiye’de de benzer olaylar yaşandı. Bazı müze koleksiyonlarından kayıp eserlerin bulundu. Ancak uluslararası “Art Loss Register” sistemi bu konuda etkin bir kontrol mekanizması sunuyor. Müzeler, galeriler ve sigorta şirketleri bu ağa üye olarak kayıp eserleri takip ediyor; eser satışa çıkarıldığında hemen tespit edilip el konuluyor.”
DEVLET GÜVENCESİ SİGORTANIN YERİNİ TUTMUYOR
Uzmanlara göre Fransa, tıpkı Türkiye gibi kendi müzelerini “devlet garantisi” altında koruyan ülkelerden biri. Bu sistemde, bir eser zarar görürse veya çalınırsa tazminat ödemesi doğrudan kamu bütçesinden karşılanıyor. Ancak bu yaklaşım, sigortanın risk yönetimi, önleyici tedbirler ve hızlı tazminat süreçlerindeki avantajlarını ortadan kaldırıyor.
GÜVENLİK ÖNLEMLERİ YENİDEN TARTIŞILIYOR
Bu olay, Louvre Müzesi’nin güvenlik önlemlerinin sorgulanmasına ve kültürel mirasın korunması konusunda yeni önlemler alınması gerektiğine dair tartışmaların yeniden gündeme gelmesine neden oldu.
Uzmanlar, sigortanın yalnızca tazminat sağlayan bir araç değil, aynı zamanda önleyici güvenlik politikalarının da tetikleyicisi olduğunu vurguluyor.