TRT Radyo 1’de yayımlanan Poliçe programına konuk olan Türkiye Sigorta Birliği Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Grup Başkanı Ahmet Yaşar, İstanbul'da beklenen büyük depreme karşı hazırlıkları, zorunlu afet sigortasının kapsamını ve bina tamamlama sigortasının kentsel dönüşümdeki rolünü değerlendirdi.
Programın ilk bölümünde Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortalılık oranlarını ele alan Yaşar, 20 milyonu aşkın konutun yalnızca %56’sında zorunlu deprem sigortası bulunduğunu, konut sigortası oranının ise %25’te kaldığını belirtti:
“Yani her dört evden yalnızca biri hem zorunlu deprem sigortası hem de ihtiyari konut sigortası kapsamında teminat altında. İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde bu oranın daha yüksek olması gerekirken hâlâ her üç konuttan biri sigortasız.”
“Riskin yüksek olduğu yerde prim de yüksek ama bu sistemin sürdürülebilirliği için şart”
Deprem riski yüksek bölgelerde sigorta primlerinin neden daha yüksek olduğunu da açıklayan Yaşar, bu uygulamanın sigortalılık oranını artırmak için gerekli olduğunu vurguladı:
“Riske göre fiyatlama olmazsa, düşük riskli iller bu sigortadan uzaklaşır. Rize gibi deprem riski düşük illerde sigortalılık %33’e kadar düşüyor. Bu yüzden tarifeleri risk seviyesine göre belirliyoruz.”
PROGRAMI DİNLEMEK İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYIN
Zorunlu Afet Sigortası geliyor: Tek poliçede çoklu risk teminatı
Zorunlu deprem sigortasının kapsamı genişletilerek Zorunlu Afet Sigortası'na dönüştürülmesiyle ilgili çalışmalara da değinen Yaşar, yeni sistemin sadece depreme değil, aynı zamanda sel, heyelan, orman yangını, çığ, dolu ve fırtına gibi afetleri de kapsayacağını belirtti:
“Bölgesel risk haritalarına göre çoklu risk modellemesi yapılacak. Primlerde bir miktar artış olacak ancak karşılanan teminatlara bakıldığında bu çok makul bir artış olacak.”
Zorunlu Afet Sigortası yürürlüğe girdiğinde mevcut poliçelerin iptal edilmeyeceğini, sigortalıların yeni sisteme gönüllü geçiş yapabileceğini söyleyen Yaşar, düzenlemelerin sigortalı lehine yapılacağını vurguladı.
“Bina Tamamlama Sigortası kentsel dönüşümün olmazsa olmazıdır”
Programın ikinci bölümünde bina tamamlama sigortasına değinen Ahmet Yaşar, bu sigortanın özellikle İstanbul gibi deprem riski yüksek bölgelerde güvenli konutlara ulaşmak isteyen vatandaşlar için hayati bir teminat sunduğunu söyledi:
“Yarım kalan kentsel dönüşüm projeleri vatandaşta büyük bir güvensizlik yarattı. Bina Tamamlama Sigortası, müteahhitin projeyi teslim edememesi halinde devreye girerek ya projeyi tamamlıyor ya da vatandaşa tüm ödemelerini faiziyle birlikte iade ediyor.”
Bina tamamlama sigortasının yalnızca projeyi değil, kira ödemelerini de güvence altına aldığını ifade eden Yaşar, sigorta şirketinin projeyi devraldığı andan itibaren hak sahiplerine kira ödemesi yaptığını belirtti. Bu ürünün, maketten satışlarda zorunlu olduğunu; kentsel dönüşüm uygulamalarında ise vatandaşların kendi talepleriyle sigorta şirketlerinden talep edebileceğini ifade etti.
“2030 hedefimiz: Sigortacılıkta dünyadaki yerimizi almak”
Sigorta okuryazarlığının artırılması gerektiğini söyleyen Ahmet Yaşar, Türkiye'nin sigorta penetrasyon oranında halen dünya ortalamasının çok altında olduğunu belirtti:
“2024 sonu itibarıyla sigortalılık oranı %2,48 seviyesinde. Bu oran dünya genelinde %7. Türkiye 18. büyük ekonomi olmasına rağmen sigortacılıkta 30. sırada yer alıyor. Hedefimiz 2030'a kadar dolar bazında üretimimizi ikiye, hatta üçe katlamak.”
Ayrıca, 2023 yılında dünyada doğal afetlerin neden olduğu ekonomik hasarın %30’u sigorta sektörü tarafından karşılanırken, Türkiye’de bu oranın yalnızca %4 seviyesinde kaldığını belirten Yaşar, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dünyada sigorta sektörü afet kaynaklı ekonomik zararın yaklaşık üçte birini karşılıyor. Türkiye'de ise bu oran dramatik biçimde düşük: yalnızca %4. Bu durum, sigorta sisteminin hem birey hem de devlet için ne kadar kritik olduğunun altını çiziyor.”
Sigorta bilincinin artmasıyla devletin üzerindeki mali yükün azalacağını da vurgulayan Yaşar, “Sigorta primi ödemediğimiz her riski vergilerimizle karşılamak zorunda kalıyoruz” dedi.